Aşka ve sadakata Fransız kalmak!

Yıllar önce bir kadın yazarımız, köşesinden bir çağrı yapmıştı. Evli erkeklerin, öğrenci genç kızlarla birlikte olup onlara bir çeşit sponsor olmasını… O adamların karılarının da sakince buna izin vermelerini istemişti. Sonra gelen eleştirileri de “kutsal aile ittifakından” gelen saldırılar olarak nitelendirmişti.

Fransa’nın önde gelen kadın psikologlarından Maryse Vaillant da, kadınların, kocalarının kaçamaklarını hoş karşılamasını istemiş. Bunu da mutlu evliliğin sırrı olarak açıklamış “Erkekler, Aşk, Sadakat” kitabında… Bu psikoloğa göre Fransız erkeklerin yüzde 39′u hayatlarının bir safhasında mutlaka eşlerini aldatıyormuş. Ve bunu karılarını sevmediği için yapmıyormuş. “Sadece nefes almaya ihtiyaçları varmış.”


Yeni bir ‘nefes’ çekmek

Bu durumdan benim anladığım, kadınların aslında üstün bir varlık oldukları… Hatta öyle üstünler ki, nefes almadan yaşamayı çözmüş! Bir tek erkeklerin nefes almaya ihtiyacı var… Anlayış bir tek onlara lazım. Evlilikleri tekdüze mi oldu… Hemen yeni bir ‘nefes’ çekmeliler… Çünkü, dışarıda çalışmayla, evde ev işleri ve çocuklarla uğraşan karıları onlarla yeteri kadar ilgilenmemektedir…

Annelerinden gördüğü ‘nazlı’ ilgiyi bulamayan erkekler, önce sıkılır, mızmızlanır… Sonra da ‘karım beni anlamıyor’u kendine bahane yapıp yeni heyecanların peşinden koşar. Bunu yaparken kendilerini şöyle rahatlatırlar: ‘Kocalık vazifelerimi yapıyorum. Çocuklarıma babalık yapıyorum. Ama yeni bir heyecan da lazım…’

Öyle ya onlar “yeni heyecanlar” yani “yeni nefes”ler olmadan yaşayamazlar…


Aldatmak, kendini aldatmaktır!

Oysa bir kadın da yeni heyecanlar duymak ister… Ona ilk âşık olduğunda duyduğu kalp çarpıntısını tekrar yaşamak ister. Özler… Ama kadınların, aynı adama defalarca âşık olmak gibi bir yeteneği vardır. Her seferinde onun yeni bir özelliğini bulmuş gibi yaparak onun içinde, kendisinin bile bilmediği bir yönünü keşfederek yaşar bu aşkı…

O da bilmez mi yeni heyecanı, yeni aşkı dışarıda aramayı… Bilir… Ama kadın kolay yolu seçmez hiçbir zaman… Çünkü aldatmanın, aslında kendini aldatmak olduğunu bilir… Kendine yalan söyler çünkü, aldatan kişi en başta…

Ve kadın başka birini sevdiğinde -aldattığında değil- aslında ipleri koparmıştır. Dönmemek üzere…