13 Aralık 2020 Pazar

Zehirleyen gaz ışığı



Gaslighting… Geçtiğimiz haftalarda izlediğim polisiye bir dizide duydum bu kelimeyi. Dizide katil, miras yüzünden bir kadını ortadan kaldırmayı planlıyor. Ancak tetiği o çekmiyor. Kadının sevgilisini, onu öldürmesi konusunda ince ince manipüle ederek öldürtüyor. Öyle ki tetiği çeken, katil olduğunu biliyor ama sevdiği kişiyi nasıl öldürdüğüne anlam veremiyor.

Merak ettim, internette şöyle bir keşif gezisine çıktım. Gaslighting için, “Karşıdaki insana çeşitli oyunlar oynayarak zamanla kendisinden şüphe etmesini sağlamasına yönelik bir psikolojik şiddet, duygusal manipülasyon yöntemidir” deniliyor. Daha çok narsist kişilikler ile sosyopatların uygulamayı sevdiği bir yöntem.

Tiyatro oyunundan hayata

Kelimenin kökeni 1938’de yazılan Patrick Hamilton’un tiyatro oyunu Gas Light’a (Gaz ışığı) dayanıyor. Senaryoya göre Jack, karısı Bella’nın psikolojisini manipüle etmek için her gün gaz lambasının ışığını azar azar kısıyor. Karısı ışığın azalıp azalmadığını sorduğunda ise sert bir şekilde karşılık verip kadını azarlıyor. Böylece Bella kendi aklından şüphe etmeye başlıyor. Kendine güveni azalıyor. Kendini değersiz hissetmeye başlıyor. “Duygu terminatörlüğünün” adı bu tiyatro oyunundan hareketle gaslighting oluyor. Aynı senaryo Ingrid Bergman’ın oynadığı bir sinema filmine de konu olmuş. 1944 tarihli George Cukor’un yönettiği bu film ile Bergman 17. Akademi Ödülleri’nde “En İyi Kadın Oyuncu Oscar Ödülü”nü kazanmış.

İpler kimin elinde?

Şöyle bir düşündüm de, ikili ilişkilerin her çeşidinde, belki iş yerimizde sık sık rastladığımız hatta maruz kaldığımız davranışlar bunlar. İyi bir şey söylerken bile negatif yönlerinizi vurgulayan müdürler, “Ben onu demek istemedim, sen yanlış anlıyorsun” diyen iş arkadaşları, yaptığınız her şeyi eleştirerek, ya da olayları abarttığınızı söyleyerek kendinize güveninizi kaybetmenize neden olan eşler ya da sevgililer, aslında sizi manipüle etmeye, iplerinizi eline almaya çalışıyorlar. Bilinçli olarak gaslighting yapmıyorlar belki ama sonuç aynı oluyor. Bir süre sonra kendinize güveninizi kaybediyor, her şeyden şüphe duymaya başlıyorsunuz. En önce de kendinizden… “Ben bunu yapabilir miyim? Ya ben yanlış düşünüyorsam” soruları ile kendinizi zehirlemeye başlıyorsunuz.

Peki kurtulmak mümkün mü?

Terapist Volkan Pelenk’in yazısında okuduğuma göre, gaslighting’e maruz kaldığınızı fark ettiğiniz andan itibaren bazı önlemler almanız gerekiyor.

Öncelikle gaslighting’in ne olduğunu öğrenmek gerekiyor. Pelenk, şöyle diyor: “Gaslighting belirtilerini bilmek, partnerinizin ne yaptığını ya da yapmadığını anlamanıza yardımcı olacaktır. Burada gösterge duygularınıza nasıl tepki verdiğidir. Duygularınız inciniyorsa ve iletişim kurmaya çabalamanıza rağmen partnerinizin cevabı her seferinde sizi yetersiz hissettirmek ve saptırmaksa, sizi küçümseyerek gaslighting yapıyor olabilir. Sizi, bu düşüncelerinizin yersiz olduğu veya durumlara aşırı tepki gösterdiğiniz konusunda ikna etmeye çalışıyorsa, size gaslighting yapıyor olabilir.” Pelenk’e göre, sizi bir konuda, diyelim ki “sadakatsizlik”le suçluyorsa ve siz kendinizden eminseniz, aslında suçladığı şeyi o yapıyor olabilir. O yüzden sizi ne yapmakla suçladıklarına dikkat etmek gerekiyor.

“Duygularınıza güvenin” diyen Pelenk, o kişinin sizi ikna etmeye çalıştığı konular hakkındaki duygularınızla ilgili bir günlük tutmanın iyi olacağını belirtiyor. Arkadaşlardan tavsiye istemeyi öneren Pelenk, onların tarafsız olamayacağının altını çiziyor ve Gaslighting’e maruz kalmak nedeniyle oluşan şüphelerden kurtulmak için profesyonel yardım almanın önemine dikkat çekiyor. Gaslighting uygulayan kişiyle yüzleşmek, bunu yaparken sakin kalmak ve en sonunda da o ilişkiden uzaklaşmak, gaslighting’e maruz kalan kişinin yapması gereken diğer şeyler.

* 19 Kasım 2020 tarihinde www.tersdergi.com sitesinde yayımlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder