13 Aralık 2020 Pazar

Şarkıların dili

Bazı şarkılar vardır. Duyunca ya ilk duyduğunuz ana gidersiniz, zamanda yolculuk yapmış gibi, ya da sizi hüzünlendirir, gözünüzden hiç farkına varmadan yaşlar dökülür de neden sonra fark edersiniz ağladığınızı… Yıllar önce arabada giderken Zakkum grubunun Anason şarkısı çalmaya başladı radyoda… 

Anason kokarken sofralar
Yaşlandırıyor seni aynalar
Her geçen yıl birer birer
Masadan eksiliyor dostlar

İşte o son nakaratına geldiğinde arabada deliler gibi ağlıyordum. Birlikte çalıştığım ve dil eğitimi için eşiyle birlikte İngiltere’ye giden arkadaşım gelmişti aklıma… İnsan bir olaya göz göze gelerek bile aynı anda aynı tepkiyi verdiği, konuşmadan anlaşabildiği bir arkadaşına artık sadece telefonda ya da mesajlarda ulaşınca da hüzünlenebiliyordu. 

İşyerinde hani azıcık dedikodusunu yaptığında artık konuşulmaya değer bile bulmadığın küçücük sorunlar, dertleşeceğin bir kişi olmadığı için büyümeye başlamıştı. İş bitiminde mektup yazar gibi uzun uzun mailler yazarak dertleşmeye çalıştım uzun süre. Ki o bile iyi geliyordu. Ama sonra hayat hepimizi değişik yerlere sürükledi. Ben işyeri yönetiminin fiziken ve fikren değişimine daha fazla uyum sağlayamayacağımı fark ettiğimde ayrılmayı seçtim. Arkadaşım da bir yılın sonunda ülkeye döndü ama başka bir şehre yerleşti. Yine mesajlar ve telefon görüşmeleriyle devam etti görüşmelerimiz. Ama hâlâ aynı şeylere aynı tepkileri verdiğim birinin olduğunu bilmek güzel. Teknoloji de uzakları yakın ediyor nasılsa… Bir de ne zaman onun olduğu şehre gitsem bir sürpriz ziyaret yapmaya çalışıyorum. Kısa da olsa hasret gidermeler iyi geliyor.

Şimdi şarkıyı yeniden duyduğumda geldi bütün bunlar aklıma… Üstelik o zamanlar sadece kilometrelerce öteye giden biri geliyordu aklıma o şarkıyı duyduğumda. Şimdi ise üstümde emeği çok olan ve bir daha asla göremeyeceğimi bildiğim iki kişi geliyor.

Biri mesleğe adım atmamı sağlayan ve aynı zamanda yıllarca aynı gazetede çalıştığım kişi… Yıllardır görüşmüyorduk. Hayat işte, yolları ayırabiliyor çoğu zaman. Bu yıl içinde öldüğünü öğrendim sosyal medyadan. Diğeri de mesleğimi severek yapmamı sağlayan ve bana bildiğim her şeyi öğreten ilk müdürüm. Son yıllarda whatsapp üzerinden mesajlaşıyorduk. Hastaydı ama umut dolu gelişmeler oluyordu. O da umutluydu, ben de… Neden sonra kesildi mesajları. Sanırım umudunu kaybetmişti. Sonra da ölüm haberi geldi. Çoğu kişinin numarasını telefonumdan sildiğim halde onun numarasını silmeye kıyamadım. Hâlâ duruyor. Yolladığı son mesajlar geliyor aklıma… 

İkisiyle de anason kokan sofraları da paylaşmıştık. Belki o yüzdendir bu şarkıyı duyduğumda onları hatırlamam. 

Tek dileğim bundan sonra da “güzel hatırlanacak” insanlarla karşılaşmak… Ve “güzel hatırlanmak…”

* 10 Aralık 2020 tarihinde www.tersdergi.com adresinde yayımlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder