13 Aralık 2020 Pazar

Bitkiler hem hissediyor hem de asla unutmuyor

Güneşli bir cumartesiden merhaba sevgili “Dünlük”… Bu aralar evden çıkmadığımdan balkonda daha çok vakit geçirir oldum. Kimi çekirdekten büyüttüğüm, kimi küçük bir yapraktan yetiştirdiğim bitkilerle haşır neşir oluyorum. Bazen sularken onlarla konuşuyorum. Kızlarım diyorum çiçekli olanlara mesela… Mandalina çekirdeğinden büyüyen küçük ağacım ise boylu boslu fidan gibi yakışıklı bir genç. Bitkilerle fazla vakit geçirdiğimden algıda seçicilik mi bilmiyorum, bitkilerle ilgili ilginç bilgilere rastladım geçen hafta.

Önce Backster Etkisi ile ilgili bir yazıya denk geldim. Parapsikolojide bitkisel algılamayı ya da bitkilerdeki psişik algılamayı ifade eden bir terimmiş Bacskter etkisi.

Yalan Makinesi uzmanı Cleve Backster 1966 yılında, güvenlik görevlilerine poligraf aygıtının kullanımıyla ilgili eğitim verdiği sırada can sıkıntısından olsa gerek yalan makinesinin elektrotlarını büyük yapraklı bir tropikal bitkisinin üzerine yerleştirmiş. Aslında aklında, “Yalan makinesi korku, sevinç, şaşkınlık gibi durumları elektriksel değişimlere göre ölçtüğüne göre, bitki de su dökünce seviniyor mu bakalım” sorusu varmış, biraz da dalga geçerek. Bitkiyi suladığında galvanometre zikzaklar çizerek aşağı doğru inmiş. Backster yukarı doğru bir hareket bekliyormuş oysa. Ardından “Kibriti alıp bitkiyi yaksam ne olur acaba?” diye düşünmüş, ama daha uygulayamadan bitki çılgınca galvanometrenin ibresini tavan yaptırmış. Bitkinin düşüncelerini okumasından şaşkına dönen Backster deneylere devam etmiş. Deneylere kalp ve beyin elektroları da eklenmiş.

En ilginç sonucu ise şehir dışından botanikçi bir kadın ziyarete geldiğinde elde etmiş Backster. O botanikçi geldikten sonra sessizliğe bürünen bitkiler, o gittikten 45 dakika sonra tekrar tepki vermeye başlamışlar. O botanikçinin bitkileri kurutup ölçümler yaptığını öğrendiği zaman gerçekleştirdiği yeni deneylerin ardından şu sonuca varmış bilim insanı: Bitkiler hissetmekle kalmıyor, hafızaları da var. Üstelik yalan nedir bilmiyorlar.

Cleve Backster’ın çalışmalarının ilk sonuçları “Journal of Parapsychology”nin 1968 kış sayısında yayımlanmış. Medical News dergisi de 21 Mart 1969 sayısında çalışmaların tümüyle bilimsel olduğunu bildirmiş.

Bitkilerle ilgili öğrendiğim diğer ilginç bilgi de, akasya ağacıyla ilgili. Akasya ağacı, evrimsel gelişiminde kendini korumak için hem bir savunma mekanizması geliştirmiş hem de bu mekanizmayı komşu ağaçlarla paylaşmayı öğrenmiş.

Akasya ağaçları yapraklarıyla beslenen zürafalar geldiği zaman korunmak için etilen gazı üretiyorlar ve bu gaz rüzgarla diğer akasyalara ulaşıyor. 5-10 dakika içinde yaklaşık 100 metreye kadar olan tüm ağaçlara ulaşıyor bu uyarı. Uyarıyı alan ağaçlar tannen salgılamaya başlıyor. Tannen yaprakları acılaştırıyor. Ancak evrimsel gelişimde zürafalar da buna karşı bir atak geliştirmiş ve rüzgarın ters yönündeki yaprakları yemeye başlamışlar.

Bu bilgilerden sonra yıllar önce TV’de izlediğim bir Shymalan gerilimi geldi aklıma. The Happening (Mistik Olay) filminde dünya, kaynağı bilinmeyen bir saldırı altındaydı. İnsanlar ya intihar ediyor ya da diğer insanlara saldırıyordu. En sonunda bitkilerin kendilerini ve dünyayı korumak için birbirleriyle haberleşerek insanları delirtecek bir gaz salgıladıkları ortaya çıkıyordu.

Bitkilerin hisleri olduğuna da kendilerini koruduklarına da inanıyorum. Ben balkondaki kızlarımla ve oğullarımla iyi geçiniyorum. Bazen kurumuş bir yaprağını koparırken bile içim acıyor, “Sakın kızma bana” diyorum. Onlar da bana dışarı çıkmasam da doğanın ve yeşilin tüm güzelliğini veriyorlar.

Kaynak: instagramda @turkceogretmenimiz @ormansefii hesapları ve wikipedia

* 22 Ağustos 2020 tarihinde www.durumgazetesi.com.tr adresinde yayımlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder