11 Mayıs 2010 Salı

Yorumsuz kaldığım anlar

Siirt’te tecavüzler, ilçesi Pervari’de 2-3 yaşlarındaki çocukların kurban seçildiği iğrenç tecavüz ve cinayetler… “Biz anlaştık, aramızda kapattık” diyen belediye başkanları… Üzeri ölü toprağıyla örtülüp sessiz kalınan, gazeteler yazmasa belki duymayacağımız rezillikler…
Öbür yanda PKK’nın mayınlı, silahlı kahpe saldırılarına kurban giden gencecik insanlar…
Sonra birbirleriyle “çok seviyeli” şekilde tartışan siyasetçiler. Birbirlerine “tarihte kalmış karakterler üzerinden” bel altı vuruşlar yapanlar…
Bunlar için yapılacak yorumum yok. Parmaklarım bu konularda tuşlara ancak bu kadar basabiliyor. Bunları yazarken bile boğazımda bir yumru, takılmış kalmış. Ne çıkabiliyor, ne iniyor.

UFO’ların peşinde

Ve hayat, yaşayanlar için bunca acıya rağmen devam ediyor. Hatta yeri geliyor gülebiliyoruz da… Geçen hafta sonu ailecek yaşadığımız “UFO macerası” mesela bana en az bir ay yetecek kahkaha attırdı.
Yer: Kurtuluş. Halamız gökyüzünde tuhaf ışıkların yer değiştirip dolaştığını söylüyor. Oğlum meraklı meraklı destekliyor onu… Ama biz göremiyoruz. Halamız yükseğe çıkınca karşı apartmanın arkasından görüleceğini söylüyor. Ve ben yükseklik korkuma rağmen merakıma yenik düşüp küçücük balkonda sandalyeye çıkıyorum. Elimle demirlere tutuna tutuna.
O da ne? 3 adet yan yana duran ışık, pırıl pırıl. Sonra sayıları 5’e çıkıyor. Aralarında da mavi mavi düz çizgi şeklinde ışıklar…
Eşim bizimle dalga geçiyor. Oğlum ise çılgınlar gibi koşturuyor. İçeridekilere bilgi veriyor.

Nayır, nolamaz!

Ben dayanamıyorum. Bir üst sokağa gidip yakından bakalım, neymiş görelim diyorum. Bizimle dalga geçmek için fırsat yakalamış eşim, halamız iniyoruz. Koştur koştur sokağın başına geliyoruz… Ve dın dın dın dın…. (Burada korku filmi efekti olduğunu varsayın…)
O da ne… İnşaatları süren gökdelenler ve onların üzerinde ışıkları yanan vinçler... Vinçlerin yeri değiştikçe bizim UFO’lar da yer değiştiriyormuş tabii…

‘Bu kadar hayalperest olma’

Kahkahalarla gülerek -ama bir yandan da içim rahatlamış olarak- dönüyoruz eve… (Çünkü ben uzaylılardan korkuyorum.)
Oğlum soruyor, neymiş diye… “Vinçmiş” deyince bozuluyor. Çünkü biraz önce kendisine vinç olabilir diyen bir büyüğüne şöyle demiş: “Bu kadar hayalperest olma.”
Kısacası hayat, acısıyla, tatlısıyla, şakasıyla devam ediyor.
Kötü olan her şeyin karşısında bir iyilik var.
İş, onu bulup çıkarmakta…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder